Bağlı mıyım, Bağımlı mı?
Kl. Psk. Gamze Özbek
Bağlı ve bağımlı kavramları birbirlerine çok benzeyen kavramlar olsa da anlam olarak iki kavramı birbirinden ayıran ince bir çizgi vardır. Bağlılık kavramını romantik ilişkiler boyutundan ele alalım. Bağlılık, romantik ilişki içindeyken kişinin partnerine karşı sadakatli olması, partnerine bağlı olduğunu gösterir. Partnerini düşünen, onunla ilgilenen, onunla vakit geçirmekten keyif alan kişilere “partnerine bağlı” kişiler diyebiliriz. Bağımlılık ise patolojik boyuta giden bir yoldur.
Peki, öyleyse bağımlılık nedir?
Bağımlılık, kişinin partneri olmadan hayatını sürdüremeyeceği ile ilgili endişe duymasıdır. Günlük işlerinde partnerine sormadan hareket edemeyen, kendisi ile ilgili önemli kararlar verirken bu kararı partnerine bırakan, hayatının büyük bir alanını partnerine ayıran ve bütün odağını o kişide toplayan kişiler bağımlı kişilerdir. Bağımlı ilişkilere günlük hayatımızda çok kez rastlarız. Bağımlılık ile beslenen ilişkiler sağlıksız ilişkiler olduğunu kimimiz fark etse de kimimizin imrendiği, özendiği ilişkiler olabilmektedir. Bağımlı kişilerin merkezinde kendileri değil partnerleri vardır. Bu ilişkileri gözlemlerken kendinizi dışarıda kalmış hissetmeniz çok doğaldır çünkü birbirleriyle o kadar meşgullerdir ki size ayıracak vakitleri yoktur veya çok azdır.
Bu kişilerin içten içe tek başına var olmayla ilgili şüpheleri vardır, hayatlarında birilerinin olmaması onlar için dayanılmazdır. Birinin onun yerine seçimlerini yapması, kararlar vermesi, hep onunla vakit geçirmesi, bütün planları partnerleriyle yapması gibi gereklilikleri vardır. Olan biten her şeyi ona anlatmalarını beklerler ve aynı özveriyi sizden de beklerler. Bu beklentiler ilişkinin başlarında masum ve şirin gözükebilir fakat uzun vadede karşı tarafı yormaya, boğmaya, öfkelendirmeye başlar. Karşı taraf neler olduğunu, ne yaşadığını anlamlandırmaya çalışırken bir yandan da ne kadar yıprandığını fark eder ve ilişkide pürüzler çıkmaya başlar. Bu pürüzler çözülmedikçe daha da büyür ve içinden çıkılmaz bir hal almaya başlar.
Bağımlı kişiler hayatlarında bir partneri olmadığında kendilerini değersiz, önemsiz, eksik, görülmeyen, yalnız, güçsüz, korunmasız gibi hislere kapılabilirler. İçlerinde bir boşluk duygusu vardır ve duyguyla ne yapacaklarını bilemezler. Bu duygularla baş etmektense yeni bir ilişkiye başlayıp zihnindeki bu sesi durdurmak isteyebilirler ve ilişkileri tam anlamıyla bitmeden, biten ilişkinin yasını yaşamadan yeni ilişkilere yelken açarlar. Başlarda çok güzel gibi görünse de zamanla bu ilişki de patlak vermeye başlar. Kendilerini yine aynı tarz bir ilişkinin içinde olduğunu fark eden bu bireyler hüsrana uğrarlar. Bu bir döngüdür ve bu döngü kırılana kadar bu şekilde sürmeye devam eder. Her ilişki diğer ilişkinin bir benzeridir ve bu döngüden bir türlü çıkamazlar. Bağımlı kişiler döngülerini kıracak yeni bir yol öğrenene kadar bildikleri o eski yoldan gitmeye devam ederler. Ta ki o döngüyü kırabilecekleri, yeni yollar öğrenecekleri bir psikoterapi sürecinden geçene kadar.