Deprem Psikolojisi Kitapçığı
Medibulut Editör
DEPREM TRAVMASI
a) Travma Nedir?
Aniden gelişen; kişide korku, kaygı, endişe, çaresizlik uyandıran ve
bütünlüğümüzü tehdit eden her türlü olay travmadır. Yaşanılan korku, çaresizlik vb. durumların yanında kişinin yaşamını, psikolojik ve fiziksel durumlarını da tehdit etmektedir. Travma, Amerikan Psikiyatri Birliği (1980) tarafından normal insan deneyiminin ötesinde seyreden olaylar olarak tanımlanmıştır (Özçetin, 2008). Travmatik olaylar kişiler tarafından her zaman bizzat yaşanılmaz. Kişinin yakın çevresindekilerin yaşadığı veya sadece şahit olduğu bir olay bile kişiyi etkiler.
En yaygın görülen travmatik olaylar doğal afetler (deprem, sel, yangın vb.), savaşlar, iş ve trafik kazaları, cinsel veya fiziksel istismar ve beklenmedik ölüm olarak sıralanabilir. Travmatik olaylar kişiden kişiye farklılıklar göstermektedir. Travmanın kişiye etkisi kişinin geçmiş deneyimlerine, algısına ve inançlarına oldukça bağlıdır. Örneğin Japonya’da deprem yaşamış biri ile Türkiye’de deprem yaşamış biri bu olaydan aynı şekilde etkilenmediği gibi deprem anında ve sonrasında da bu kişilerin yaşadıkları ruhsal problemler aynı olmaz.
b) Deprem Travmasına Yaklaşım Nasıl Olmalıdır?
İnsanlar depremle birlikte normal hayatlarındaki rutinlerinden, işlerinden vb. alışkanlıklarından uzak kalıp neredeyse her şeylerini kaybedebilirler. Deprem sürecini yaşayan kişi, bu konular hakkında konuşmak istemediği zaman bu konularda konuşmak için zorlanmamalıdır. Duygu, düşünce, istek ve arzularını kendi istediği zaman bildirebileceğini kişiye aktarmak önemlidir. Travma, kişinin yaşama olan enerjisini ve yaşamı için çaba sarf etmesini azaltsa da hayatın devam ettiğinin kişiye anlatılması psikolojik iyileşme açısından önemlidir. Deprem yaşamış insanlar rutin hayata dönemeseler bile bu kişilerin günlük hayat aktivitelerini yapmaya çalışmaları, insanlarla sohbet etmeleri gibi eylemlerde bulunmaları kişilerdeki boşluk duygusunu ve bu duygunun beraberinde getireceği kısır döngüyü azaltır.
c) Deprem Travması Sonrasında Görülen Tepkiler
Deprem ekonomik ve sosyal yıkımın yanında kişilerde duygusal, fiziksel ve davranışsal tepkilere yol açmaktadır. Bu gibi tepkiler, yaşamı sekteye uğratacak durumdaysa mutlaka bir uzmana danışılması gerekir.
i) Duygusal Tepkiler
Kişilerde şok, endişe, üzüntü, kaygı, korku, karamsarlık ve donukluk gibi belirtiler görülmektedir.
Çocuklarda korku ve endişe sıklıkla görülen tepkilerdir. Yetişkinler travmatik durumları daha hafif atlatırken bu durumlar çocuklarda uzun sürmekte veya kalıcı olmaktadır. Ölümden korkarlar; ailelerini kaybetmekten ve yalnızlıktan oldukça etkilenirler.
ii) Fiziksel Tepkiler
Baş ağrısı, mide bulantısı, kalp sıkışması, gürültüye karşı duyarlılık, iştah artması veya azalması, nefes darlığı gibi tepkiler bedenimizin travma karşısında kendini ifade etme durumudur.
iii) Davranışsal Tepkiler
Uyku ve yeme bozuklukları, sosyal çevreden uzaklaşma, kendisini ve çevresindekileri ihmal etme, alkol kullanımında artış, dikkat dağınıklığı, hiçbir şey olmamış gibi davranma ve içine kapanma travma karşısında gösterilen belli başlı tepkilerdir. Küçük yaştaki çocuklar stres altındaki durumlarda tepkilerini farklı şekillerde gösterirler. Kimi annesine olduğundan fazla bağlanırken kimi altını ıslatır, kimi parmak emme davranışlarında bulunur. Bu gibi durumlarda anne ve babanın çocuğa yaklaşımı oldukça önemlidir. Doğal afet olayından sonra travmayla birlikte ortaya çıkan yaygın durumlar vardır. Bu yaygın durumların yanı sıra çocuk kendisine şu cümleleri yöneltebilir: “Ne olduğunu anlamıyorum ve ne yapacağımı bilmiyorum.” Bu gibi cümlelerden sonra da her yaş grubunun travma sonrası stres tepkileri de farklı olabilir.
d) Yaş Gruplarına Göre Deprem Travması Sonrası Stres Tepkileri
Travma sonrası büyüme, son derece zorlu yaşam krizleriyle mücadelenin sonucu olarak ortaya çıkan olumlu değişim deneyimidir (Duman, 2019). Kişilerde deprem sonrası en sık görülen ruhsal bozuklukların travma sonrası stres bozukluğu ve depresyon olduğu uzmanlar tarafından belirtilmiştir. Kimisi bulunduğu durumu birkaç hafta içinde kabul eder, kimisi de yaşadığı durumun içinden çıkamaz hâlde hayatına devam eder ve bir beton yığınının altında kaldığını asla unutamaz. Bu süreç, aylar ve yıllarca devam edebilir. İşte bu sürece Travma Sonrası Stres Bozukluğu (TSSB) denir.
e) Deprem Sonrası Çocuk ve Ergen Tepkileri
• 0-2 yaş grubunun konuşma yeteneği olmadığından bu yaş grubundakiler olaylara yönelik duygularını açıklayamazlar. Çocukların belirli görüntü, ses ve koku anıları olabilir. Çocukta yaşanılan şok durumu film karesi gibi zihne iyice yerleşir. Bu durumda çocuğa karşı ani tepkilerde bulunmamak önemlidir. Örneğin bir çocuk, yıkılan bir binanın altından çıkarıldığında çocuğa ağlayarak sarılmak yanlış bir davranış olur. Çocuğa sakin davranmak, hafif dokunuşlar yapmak ve sarılarak yanındayım hissiyatını vermek gerekir.
• Okul öncesi çağındaki (5-7 yaş) çocuklar çaresizlik, güçsüzlük hissedebilirler ve kendilerini korumaktan aciz olduklarını düşünebilirler. Bu yaştakiler ölümün ne olduğunu bilmezler ve yaşadıkları kayıpların geri döndürülebileceğine inanırlar. Oyunlarında felaketin belli kısımlarını tekrar tekrar canlandırırlar. Terk edilme en büyük korkularıdır. Bırakılmayacaklarından sürekli emin olmak isterler.
• 7-11 yaş grubu artık ölüm kavramını, kaybın geri dönülmez olduğunu bilirler. Ölümün detaylarıyla ilgilenirler. Korku ve kaygılardan dolayı uyku problemi ortaya çıkabilir.
• 11-14 yaş grubundaki çocuklar, korkularının var olduğunu ve diğer insanların da onlarla aynı hissiyatta olduklarını bilmek isterler. Verilen tepkiler gerilimi ve olumsuzlukları azaltmaya yönelik olmalıdır.
• 14-18 yaş grubunda ilgi kendi yaş grubuna kayar. Çocuğun yaşantısındaki inişler ve çıkışlar nedeniyle yetişkinliğe erken adım atma durumu görülebilir. Örneğin; depremden sağ kurtulan kardeşlerden biri, “Güçlü olursam kardeşime de bakabilirim, ağlamazsam kardeşim de ağlamaz, üşümezsem kardeşim de üşümez.” gibi pozitif düşüncelerden dolayı erken yaşta yetişkinliğe adım atmış olur. Genelde kız çocukların erkek çocuklara oranla daha erken olgunlaştıkları görülmektedir. Bazılarında ise zorlukların neden olduğu bir içine kapanma durumu, okulda uyum problemi ve sosyal çevreden uzaklaşma gibi sorunlar görülebilir.
f) Depremde Kaybı Olan Çocuk ve Ergene Neler Söylenebilir?
- Gerçekler en kısa sürede söylenmelidir.
- Hangi yaş grubu olursa olsun kişiyle sakin şekilde konuşulup kişiye karşı destekleyici olunmalıdır.
- Özellikle küçük yaşta kayıp yaşamış çocuklara ‘’gitti” vb. sözcükler yerine ‘’öldü’’ kelimesi özellikle kullanılmalıdır. Aksi takdirde çocuk, giden bir kişinin geri döneceğini düşünüp o kişiyi hep bekleyecektir.
- Üzüntü gibi duygularını ve ağlama gibi isteklerini göstermesinde ve ifade etmesinde sakınca olmadığını öğrenmelidir.
g) Deprem Travması ile Nasıl Başa Çıkılır?
Travma semptomları birkaç gün ya da birkaç ay sürebilir; zaman ilerledikçe yavaş yavaş etkisini azaltır. Genel olarak baktığımızda insanlar kendi kendilerine travmanın üstesinden gelme yöntemini bilemezler. Zaman, doğru yaklaşım ve doğru tedavi her şeyi unutturur. Kişi kendini iyi hissetse ve travma minimum seviyede olsa bile olayın yıl dönümünde acı verici anılar, duygular yeniden gün yüzüne çıkabilir.
Travmatik insanların yaklaşımları aşağıdaki gibi olmalıdır:
- Yaşanılan olay hakkında konuşmaktan kaçınmayın ve olayın üstünü örtmeye çalışmayın. Olay yaşanmamış gibi davranmak sanılanın aksine iyileşme sürecini erteler.
- Yaşanılan travmatik olaydan kaçma isteği oldukça doğaldır. Olay ile bağdaştırılan yerlerden, durumlardan ve kişilerden kaçmak travmatik duruma saplanıp kalmaya neden olabilir. Kişi aynı döngüden kurtulamaz.
- Yalnızlaşmak, kendini sosyal çevreden soyutlamak travma sorununu ortadan kaldırmaz.
- Travmatik durum yaşayan kişilerde, bazı semptomların ve duygusal bozuklukların görülmesi çok doğaldır. Bu kişiye zaman verilmeli ve bu kişinin üstüne gidilmemelidir. Duygu ve düşüncelerinin değişeceğine, sorunların üstesinden geleceğine inandırılmalı ve kendisine şefkatli davranılmalıdır.
- Keyif aldığı, mutlu hissettiği her şeyle iç içe olmalıdır.
- Sağlığa zarar verecek maddelerden uzak durmak travma ile başa çıkmanın önemli bir yoludur. Sağlıklı ve huzurlu bir hayat için mutlaka uzmandan yardım almak gerekir.
Deprem, insanları her yönden maddi, manevi, fiziksel ve bilişsel olarak oldukça etkiler. Deprem sonrası barınma, eğitim, sağlık ve güvenlik gereksinimlerinin karşılanması birer zorunluluktur. Deprem sonrası, kişilere çaresiz ve tek başına olmadıkları hissettirilmelidir ve bu kişilerin psikososyal destek yoluyla doğru yardım ve psikolojik destek almaları gerekmektedir. Bu destekler, kişinin daha çabuk iyileşmesine yardımcı olduğu gibi travmanın iyi anlaşılıp üstesinden gelinmesine yardımcı olur.
Kaynakça
- Duman, N. (2019). TRAVMA SONRASI BÜYÜME VE GELİŞİM. ULUSLARARASI AFRO-AVRASYA ARAŞTIRMALARI DERGİSİ, 4(7).
- Uzman Klinik Psikolog Pınar Çelikoğlu, U. K. (tarih yok). Travmanın Etkileri ve Travmayla Başa Çıkma. Boğaziçi Üniversitesi Psikoloji Araştırma ve Uygulama Merkezi: https://bupampsi.boun.edu.tr/travmanin-etkileri-ve-travmayla-basa-cikma adresinden alındı
- Dereköy, U. K. (tarih yok). Travmalar ile başa çıkma yolları. Yaşantı Psikoloji: https://www.yasantipsikoloji.com/travma/travmalar-ile-basa-cikma-yollari adresinden alındı
- AKCAN, G. (2018, Aralık). TRAVMA SONRASI BÜYÜME: BİR GÖZDEN GEÇİRME. Bartın Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dergisi, 3(3), 61-70.
- ÇİMEN, S. (2020). Öldürmeyen Acı Güçlendirir mi? Travma Sonrası Büyüme ve Kolektivistik Başa Çıkma Stillerinin İlişkisi. Türkiye Bütüncül Psikoterapi Dergisi, 3(5), 158-174.
- AKCAN, G. (2018, Aralık). TRAVMA SONRASI BÜYÜME: BİR GÖZDEN GEÇİRME. Bartın Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dergisi, 3(3), 61-70.
- Nakajima, S. (2012). Deprem ve Sonrası Psikolojisi. Okmeydanı Tıp Dergisi(28), 150-155.
- Adnan ÖZÇETİN, A. M. (2008). Deprem Sonucu Gelişen Travma Sonrası Stres Bozukluğu ile Kişilik Bozuklukları Arasında İlişki. Düzce Tıp Fakültesi Dergisi, 8-18.
- Deprem Travma Psikolojisi. (tarih yok). İstanbul Hastanesi: https://npistanbul.com/deprem-travma-psikolojisi adresinden alındı.